28.10.2008

yeeey blog!

diyarbakır sulh bsey bsey fln mahkemesi tarafndan girişimiz engellenen blogumuz acıldı, hayırlı olsuuun!=)

26.10.2008

22.10.2008

Kadınlığa geçiş

Hoş bir yazıya denk geldim bir kuzenim sayesinde sizlerle de paylaşmak istedim, oldukça doğru yazmıs hatta ergenliğe ve kadınlığa geçiş yapan kızı icin kutlama yapan aileyi duydugumda ablamın dalga geçişine verdiğim tepkiye benzer bir tepki vermiş, herneyse uzatmadan:

Alın buyrun.

21.10.2008

Yere tükürenler ve onlardan soğumak.

Yazıma gimezin önerdigi gibi baslamak istiyorum, "İnsanlar bazen yere tükürür.". Hatta tek cümle bu olsa da cok birsey kaybetmezsiniz sanırım. Neyse, geçen cuma Barış'ın iktisatın önünde "birisi buraya cok sağlam tükürmüş yalnız" demesi, dün ablamın yerdeki tükürükleri nasıl ayırt ediyoruz diye sorması ve bugün sıkıntıdan eve dönüs yolu boyunca gözüme çarpan tükürükler ve bu kavramın beni tüküren insan kavramından nasıl soğuttuğunu anlatmak istiyorum.

Yani nasıl baslıyorum bilmiyorum ama bazı insanlar gercekten tükürüyolar yere. Bazen falan da değil sık sık, ve görgüsüz bir bicimde. Yolda yürürken adamların gittiği yeri tahmin edebileceginiz bir iz seklinde tükürüyorlar inanılmaz yau. Umarım sevgili arkadaslarım arasında bu yazıdan alınacak birileri yoktur-varsa en sona onları kurtaracak bilgiyi saklıyorum- ama ben yere tüküren insandan soğurum. Daha körpecikken gittiğim Titanic filminde cenesinden balgamı akmakta olan Leonardo profili yüzünden o adamı bi türlü begenemedim mesela, ya da bir Türkiye- İngiltere maçında agız ve burnunda ne varsa cim sahaya kusan Davin Beckham'ı.. Yani tamam adam yakısıklı da aklımdan çıkmıyo o manzara yaaa =p neyse bu da böyle bi yazıydı iste yerlere tükürmeyelim ama tükürenlere ellesmeyelim basımıza ne gelir bilmiyorum cünkü uyarırsak filan.

Bu arada Almanyada Fransada filan yere tükürmek her kesimden her insanın yaptıgı cok normal bi olaymıs bunu bu dünyada bi tek ben garipsiyo bile olablrm ama iğrenc yani. Bu da farketmediyseniz kurtarıcı maddeydi*baskaları da yapıyomus oleey diyebilirsiniz*

20.10.2008

syrup & honey

evet farkındayım, her şeyin ortada oluşundan, herkesin farkındalığından, gizli dönen dedikodulardan vs. herkes biliyo ne döndüğünü. ve de dedim bu konuda yazmam bekleniyor gibi. iki yıllık soruya cevabımı verdim bu sefer, geride bıraktıklarımı düşünmeden, geçmişini ilk defa kesinlikle geçmişte bırakmaya çabalayarak. ha nasıl olacak, nası gidecek, bu çabalarım sonuç verecek mi-ki bunun sonuç vermesi yalnız bana bağlı değil, bunlar cevaplanmayan ve yaşamadıkça cevaplanmayacak sorular. tek bildiğim şu anda nasıl hissettiğim ve geçmişi kurcalamayı bıraktığım gibi geleceği de düşünmeyi bıraktığım. nasıl olmayacağına ilişkin bahaneler bulmaktansa nasıl olacağına ilişkin nedenlerim var önümde artık. kısacası genelde başaramadığım pozitif düşünceyi artık hayatıma katmaya karar verdim...ve mutluyum =)

ps:warwick avenue diilim artk=p

19.10.2008

Tenis Hocası(adı neydi ya?)

Tenis hocamıza ait anılarım bulanık bir siluet halinde. Öncelikle kendisini gördüğümde olusan ilk izlenim "bu hoca neden Tarkan'a benziyor" idi. Hatta bu soruyu defalarca dile getirdim ve Irmak'tan "haha hic aklıma gelmemisti" seklinde bir tepki aldım-bu arada bahsettiginiz Mehmet'in kız versiyonu Irmaksa benzemiyo Mehmete o kdr be???- neyse iste adam bence Tarkana benziyodu.(nokta)
Ders sonrasında beni bahçeliye bıraktı simdi size dönüş yolunu anlatıciim :p öncelikle tekerleğinden garip bi ses geliyodu ve kendisi civi filan mı battı ya diye düsünürken bisey sıkısmıstır döndükce ses cıkarıyodur dedim indi baktı. Kocaman tas sıkısmıs yaa artık o ses olmayacak ne kadar zekiyim dedi?! Neyse. Sonra sigara iciyodu. Ona göre en çok sporcular ve doktorlar sigara icermis, cünküüüü işleri cok stresliymismişmiş.. :p Özel ders fiyatını da sordum ankaranın en pahalı hocasıyım dedi ama en cok ögrenci de ondaymıs.. neyse 100ytl imiş ders fiyatı yani 300ytllik raket kadar değil ama iste fena da deil:p Bu arada adamın adını hatırlatsn biri bana ya? Hakan mıydı? Herneyse. Arka koltuga oturup kendisini şoför yaptım zaten o ayrı:p Dacia marka arabası vardı Ihavenoideawhich model. 1.5 aylıkmıs, camları kirliydi. Bu arabalardan ankarada pek göremezmissiniz 2009 model oldugu icn ama cok müthismis yol tutusu filan.
Dramatik cocukluğuna gelelim simdi de. Orta 2. sınıftan beri çalışmış, ayakkabı boyacılığı filan yapmış, yağlı güreşten para kazanmış bir süre... İşte "baba çiftçiydi.. Ben hic özel okulda okumadım"*biliyoormuuusuuun* dedi bana az da laf sokarcasına :p neyse iste 12-13 yıldır Tenis hocalığı yapıyormus daha uzun süredir de oynuyormus. 28 yasındaymıs bi de. Tenis cok güzelmis hatta bi kız arkadası tenise cok zaman ayırdıgı icin terketmis onu. Hatta dedi ki Tenis hocaları cok capkın filan olurlarmıs ama kendisi degilmis, bisey oluyosa tam olmalıymıs. Adını bilsem resmini koyardım da adını bilmiyorum:p neyse iste rap dinliodu ayrıca böle bi de 4. cadde yerine 7ye girip ondan sonra burası cok kalabalık demesinin ardından 4e girmedigi icin yanması ve bütün bunlara ragmen ben her gün buraya gelir bir tur atar bisey alınacaksa alır eve dönerim demesi aklımda kalanlardan. Dikkatinizi cekmek isterim ki kendisi 4.caddede oturuyormus. Camları açık sigara icerken yüksek sesle dinlediği rap müziğiyle kendisini 7ye yakıstırdım ama ben tam piyasalık adam. Öyle iste bi de Tarkana benziyodu ama adını unuttum. Öptümsizi.(aka xoxo)

2.10.2008

hatalar + kazıklar = tecrübe?

bir insan hayatında kaç hata yapabilir? aslında yanlış soru: kaç hatayı tekrarlayabilir? bile bile lades diyecek kadar salaktır aslında insan. belirli hataları yapmamayı öğrenir; ama bazen öyle hatalar çıkar ki bile bile yapar bu hataları.
peki ya bu hata aslında çok temel bir hataysa? gittikçe karmaşıklaşıyorum o nedenle açıklayayım: yani öyle bir hatadır ki, bunun sonuçları hayatınızı değiştirmenize sebep olmuştur, her şeye bakış açınız kaymıştır. böyle bir hatayı tekrar yapmak nasıl bir yara açabilir? o yara kapanabilir mi? iyileşen yarayı kanatmak nasıl bir sadistlik göstergesidir? peki hatayı yeniden yapma şeklinde gösterilen bu zayıflık nedeniyle kişi kendisini affedebilir mi?
ya yediğimiz kazıklar? çoğu zaman bir daha güvenememe sendromuna yol açan bu kazıklar tecrübe mi yaratır? bu her tecrübenin ruhunuzdan bir parça götürmesi anlamına gelmez mi o zaman? öyleyse bol tecrübe = bol ruhsuzluk.
peki ya bir kazık ve bir hata aynı anda olursa? bu birleşmiş kombinasyonu bile bile tekrar yaşamak ister mi insan? gözyaşlarını kurutmuş, yeni hayatına alışmaya başlamışken, yeniden. bile bile? ve bunların anlamı aslında bir kişiyse?

ps:warwick avenue.
ps-2:41 kere maaşallah!=p