31.05.2008

biçok şey hakkında

  • mikrofon bağımlılığım: ewt ole bisey var ve maalesef durduramıyorum. bi kısmının bildiği gibi asıl arzum bilgisayar muhendisliği değil, konservatuara girmekti. işte bi kızı hayallerinden koparınca bole oluo! şimdi nerde mikrofon var orda ben varım. mazur görüverin artık.
  • bavul hazırlamak hakkında: çok sinir bozucu. ama tatilin süresine göre ankara'da giyemediğin herşeyi uzak diyarlarda gönül rahatlığıyla giyebileceğini düşünerek hazırlarsan kıyafetleri elemek daha kolay.
  • tatil hakkında: ankara kısıtlamasız, bilkentsiz bir hafta! cennet aslında..ama benim icin yine de çalışma dolu olacak. spor fln işte. hedeflerim var diyorum!
  • evt anlaşılcağı üzere gidiyorum. herseyden bi sure kafamı uzaklastrıp depresyondan cıkıp yaz okuluna gazlı baslicaam...herkesi de özlicem ama yorumlarımla burdayım nasılsa=p

27.05.2008

Eğlencelik

merhabalaar.sadece Mine'yle konuşmamızdan bi tane copy paste yapmak istiyorum, yaklaşık 15 dakkadır güldürüyo bu beni. zaten açıklicak bişe de yok okuyun eğlenin siz de=D.


59gün kala yarn okul bitio--herkese:: bi dakka gelioorm:
yaaaa gizeeeeeeem


59gün kala yarn okul bitio--herkese:: bi dakka gelioorm:
turaçların italyanca sınıfnda kerem die bi çocuk varmışkopp


59gün kala yarn okul bitio--herkese:: bi dakka gelioorm:
hoca sürekli "si, kerem" diiip duruooomuşş


Not: Ortaokul yılları boyunca "fenasi kerem" esprilerine maruz kalmış ve üniversiteye gelip italyanca öğrenmek istemek gibi masum bi nedenle bu işkenceyi bir kez daha yaşamak zorunda bırakılmış bu insana acıyorum ve ailelerden daha bilinçli isimler seçmelerini talep ediyorum=D.

Not2: Mehmet düşünsene Kin italyanca öğrenmek isterse "si, Kin" olcak.

Giden 1

Canım bu aksam eski bir arkadasımdan bahsetmek istedi. Kendisine siz ne demek isterseniz o sekilde düsünebilirsiniz. Bu yazıyı okurken zaman zaman kendisini yerdigim yerler oldugunu görecek olursanız eger, aldanmayın, cünkü onu inanılmaz cok seviyorum onu.

Tanısmamız bir arkadas grubunda oldu, oldukca sans eseriydi aslında, kazara o gün o gruba takılmısım ve bir sekilde o da gelmis, onun icin talihli miydi bilemem ama benim aklımda hala cok duru ve güzel bir anısı var hala. Çok yakısıklıydı fikrimce, bilmiyorum neden ama o günün aksamında kankam ahenk, arkadasım özgün ve 2 kisiye daha cok yakısıklı dimieee seklinde resimler göstermekteydim, evet yaptım pisman deilim!(:p) neyse, o gün de nasıl bir kendine güven vardıysa kazara üstümde elime geçen ilk bahaneyle mailini aldım, eh dolayısıyla msni de geldi. Kendisinin o zamanlarda msn'e girip, away bi sekilde acık bırakma ve bu sırada türlü cesitli aktivitelere kosma gibi bir huyu mevcuttu, daha sonra her zaman online olmak olarak basgösterdi, simdilerdeyse cok nadirdir ki görüyorum kendisini, zaten konusmuyoruz pek. Eh neyse, nerede kalmıstım? Msni de aldıktan sonra hemen o aksam tanısıklık da tazeyken konusayım da pekissin dedim, pek konuskan degildi gerci ama onu tanıyan arkadaslarımı buldum, bir sekilde kurcaladık, vee evet sevgilisi vardı. Bu biraz hayallerimi yıkmıs, umutlarımı kırmıs olsa da, sansım olmadıgı anlamına gelmiyordu elbette(ya tamam bu hos bir düsünce degildi belki ama nebileyim) en azından muhabbeti ilerleteyim dedim ama pek ortak ortamımız olmamasından dolayı ve onun msn alıskanlıkları sagolsun, yaza kadar pek konusma adına birsey gectigini söyleyemem.

Yaz geldi, herhalde tüm yaz boyunca hmmm 3-4 kez kendi istegm ve arkadaslarımla dısarı cıktım, kalanında bi sekilde evde kalmam icap etti ya da herkes tatildeydi ya da bulusmalar aksamdı falan fisman. Kazara msne baktıgım bir ara, onunla da konustuk ve, aynı yarım saatlik dilimde ben bir süreligine izmire gelecegini ögrendim, o benim izmirde yasadıgımı "hatırladı"(aslında yeniden ögrendi demek daha dogru olabilir) ve görüsmeyi önerdi. Biliyorum hicbir baska amacı yoktu, zaten yanlıs düsünmemem icin beni uyardı da kendisi, ama zaten öyle bir düsüncem olmamıstı, sadece aklımda geriye ittigim bazı seyler tekrar canlandı ve gene bir umut doldu içime. Telefonları degistik (evvett telefonunu da almıstım, eceye bir puan) gelmeden önce filan birkac mesajlastık ve izmire geldiginde beni aradı da üstelik (ilk seferinde gec aramıs ve ben acmamıs olabilirim). Bir gün belirledik ve canım benim zahmet etti de geldi de yolun yarısında bulustuk gibi birsey oldu, gerci o zaman onun için canım benim filan demezdim herhalde o kadar da tanısmıyorduk onunla. Neyse istedim ki onu konaktan alsancaga kordondan yürüteyim, buradaki hüsranı paylasmak istemiyorum, taa o zamanlardan ona sözüm var ( (: ) neyse sonra oturduk ve konustuk, konustukca daha cok hoslandım ondan, o kadar ah nasıl anlatabilirim bilmiyorum, nazikti, acıktı, biraz da böyle hos bir saflık vardı üstünde, espriliydi de üstelik.. Sevgilisi hala vardı, yani artık umutlarımı baska baharlara saklamak daha hayırlı olabilirdi, en iyisini hakeden birisiydi cünkü. Zaten bir ruh cagırma seansından sonra kaderinde çıkan kız ismi Ece de degildi, ayrıca kankama adeta sadece isminden asık olmus gibiydi.. Neyse babamın bana verdigi izin süresi bitti ve dönmem gerekti.. Yazın kalan günlerinde görüsecek zamanı birdaha bulamadık ama, bol bol konustuk tcell sagolsun (burdan keskedogmamısolsaydıncocuga selam ederim) bir basladık mı asla 10 dk ile sınırlı kalmıyordu zaten konusmalar, bir acıdan bunaldıgım yaz günlerinde hayatımı kurtardı o konusmalar. Konusmaların birinde cok net hatırlıyorum, kankamın sacının aralarına kızıl boyattıgını söylemistim, kendisi de gercekten miiiii cok hos olmustur dediginde, ben de düsünüyorum demistim, bunun üzerine "evet evet yaptır, yakısır kankama" demis ve kalan umutlarımı da yüzeyin altına dogru itelemisti, ondan sonra ismen de olsa 'kanka' olduk.

Kankalık zor bri müessesedir, iki tarafın da buna saygı göstermesi ve baska tüm duyguları frenlemesi gerekir. Ben o andan itibaren bunu yapmaya calıstım, özellikle ayrılmayı düsündügü sevgilisiyle son bulusmasında -hersey eskisi gibiydi, cok güzeldi- seklinde bir yorum yaptıgında, yeni bir sayfa actım. Her hafta olmasa da iki haftada bir beni bir sekilde dısarı cıkarıyordu, o günleri özlüyorum aslında, artık çıkmak için cok bir sebebim yok, sinema kültürüm onunla gittigim filmlerden kalma.. Her ne kadar sayfayı çevirdim dediysem de kız arkadasından ayrıldıktan sonra az asılmadım kendisine, sinemalarda onu öpmemek için kendimi çok zor tuttugum, seni seviyorum demek için öldügüm zamanlar oldu. Belki o da karsılık verirdi ama, bir kızla bu kadar yakın arkadas olmak onun için çok yeniydi ve bunu sömürmek de istemedim, ayrıca ilk adımı atan olmak da istemedim.

Çok da zaman geçmeden üstünden, internette yakaladıgım bir boslugunu kurcalayarak benden hoslandıgını ögrenmem zor olmadı.. O anda çok mutluydum ama nedense bir türlü sevgisinden emin olamıyordum, askla basa seyleri karıstırıyor muydu, ya da biz uyumlu olabilir miydik, olamazsak arkadaslıgımız zarar görür müydü.. Zaten bu isler yüzyüze konusulmalı, aslında düsününce bunu asla yüzyüze konusmadık. Belki ben korktum kendimden onun da etkisi var, ama onun tarafından da öyle pek bir üsteleme görmedim. Yalnız su anda farkediyorum ki, ben o zamanlar onu denemek ugruna, çok ama çok kırmısım, ona karsı inanılmaz yanlış yapmısım ki hala burnumdan gelmektedir bu.. Ama çok ilginçtir ki herseye ragmen O, her zaman gülümsedi, ne zamanki arkadaslığımız öldü, onun da karsılastıgımızda yüzünde görmeye alıskın oldugum gülümseyisi öldü, artık baskaları için var herhalde.. Kendisini bir iddiaya davet ettim (I dare you to kiss me at the moment you first see me from now) ve yapamayacagını bildigim halde, yapmasını umarak bu iddiayı sundum. Nitekim, dedigim gibi çok şirin ve oldukca da çekingen birisi oldugu icin, ve etrafta biiiiiiiiiirsürü arkadası oldugundan bu iddiayı kazanan ben oldum(kaybeden de ben oldum ya neyse) Hala aklımdadır beraber mutlu olabilir miydik sorusu, ama geldikce cabucak atarım kafamdan cünkü su anda cok sirin bi kızla, cok uyumlu oldugu, cok mutlu ve güzel bir iliskisi var. Dolayısıyla gene olsa, ve ne olacagını bilsem belki senin mutlulugun icin aynı hataları tekrar yapardım, olması gereken buymus demek ki..

Iliskisinin baslamasına itis gücünü kazandıran ben olmusum sanırım, ben zaten kendisini kazara sevgilisiyle gördügümde ögrendim bunu, benden neden saklamıstı onu da bilemiyorum cünkü benden saklamıs olması, bir acıdan da iliskisi varken ona söyledigim seylerin benim acımdan kücük düsürücü olması nedeniyle beni daha çok kırdı. Bunu okuyacak mısın bilmiyorum ama beni o günden itibaren çok kırdın! İsteyerek ya da istemeden bilmiyorum, belki de haketmiştim ama beni küçük küçük parçalara ayırdın. Nasıl oluyor bilmiyorum ama bunun için suçlayarak kırgınlıgımı küskünlügümü kusabilecegim, senden de kız arkadasından da azıcık bile nefret edemiyorum. Anlamadıgım bir nedenden dolayı tanımasam da, muhatap olmak tercihim olmayacak olsa da sevgilin bence çk hos birisi. Sense artık arkadaslarım arasında sayamayacagım kadar benden uzaklasmıs olsan da hala en çok sevdigim insanlardan birisin. Gene de seninle arkadaslıgımı bozmaktan korkmak ugruna, ya da sadece salaklıgımdan bir iliskiyi reddetmis olmak bunların hiçbiri için geçerli bir neden olamaz. Eylül'deki arkadasımı inanılmaz özlüyorum, artık yolda sana rastlamak bir azap ama görmezden de gelemiyorum. Sana seni sevdigimi söyledigim zaman hiçbir zaman yalan söylemedim ama sanırım haklıydım sen bazı duyguları birbirine karıstırıyordun, ya da ben hiçbir zaman sahip olabilecegimi umdugum kadar iyi bir yer edinemedim kendime senin kalbinde. Her ne olursa olsun belki bunları yüzüne söylemem gerekirdi ama, artık seninle tek basıma konusamadıgımdan, ve bunları yanında kız arkadasın varken söylemem biraz garip olacagından, ve birilerinin küskünlügümü ve isyanımı duymasını istedigimden buraya yazıyorum. Her ne kadar seni su an gözümde "ne alakası var yaa" derken canlandırsam da kabul edelim artık, birbirimizi arkadaslıgımızı öldürecek kadar kırmayı bir sekilde basardık. Gene de bil ki her zaman bende aynı yere sahip olacaksın, bir gün beni arar da geri gelmek istersen.. Ben arkadasımı çok özledim, bu duyguyu tanıyor musun bilmiyorum ama sen benim için asla anlayamadıgın kadar önemliydin(hatırlar mısın özgünü benden daha cok mu seviyorsun falan dedigini, şakacı şey seni, yerin hep baskaydı), arkadaslıgımızı özledim, ve bu yazıyı yazarkenki amacım hiçbir şekilde seni rahatsız etmek ya da ilişkine tehlike yaratmak degildi, varlıgım yaratıyor olsa da o görünmez huzursuzlugu, yanımda mutlu oldugun zamanlar da olmustu(diye umuyorum en azndan).. Aylar oldu neredeyse hiç konuşmadık, sen beni aramıyorsun ama ben arkadasımı cok arıyorum. Seviyorum ve özledim.

Ece
Valşırıs

25.05.2008

MSN Messenger İletileri..

Evveet ben de bu blogun her köşesinde adım geçmesine rağmen henüz hiçbir şey yazmamış olmamın ufoluğundan ve insanların yoğun taleplerinden (:p) bıkmış olarak ilk yazımı yazıyorum. O finalden bu finale öyle savrulurken enteresan bi olay mı oluyo da yaziyim derken danzİyle olan konuşmamız bana ilham verdi ve msn iletileriyle ilgili yazmaya karar verdim.

Şimdi öncelikle nerden çıktı bu derseniz, şöyle ki, adını burada vermiceğim, danzİyle ortak bi arkadaşımız var. Bu insana şimdilik Reha diyelim. Biz Reha’yla konuşmasak bile, işimiz olmadığı için, Naz’la birlikte Reha’nın yaşamını saniye saniye msn iletilerinden takip ediyoruz. Reha o gün neler yapmış, yarın neler yapacakmış, o anda ne yapıyormuş, kimlerle konuşuyomuş vs vs. Şimdi bu durum ufo değil de ne yani?

Neyse baştan almak gerekirse, aslında msnde kişisel ileti gibi bir olayın bulunma amacı açık değil kabul ediyorum. Benim bulabildiğim cevaplar ya msn plus ta bulunan “name tag” gibi o an konuşmaya uygun değilse onu açıklayacak bi söz yazmak, ya da çoğu insanın yaptığı gibi o anki düşüncelerinizi, hislerinizi yansıtan veya herhangi bi şekilde hoşunuza gitmiş bi sözü yazmak.

Msn iletilerini kategorize edersek;
1) Demin anlattığım arkadaşımız Reha’nın da örnek teşkil ettiği hayatındaki her enstantaneyi yazan insan grubu. Örneğin geçen gün “Bugün Xle Y’de çok eğlendik” gibi bir ileti gördüm.Bu grubu kesinlikle anlayamıyorum yani bi arkadaşında muhabbet ederken anlatabilirsin tamam da toplu bir anons yapmak da neyin nesi? Anlatıcak kimsen yok da “ben de hayatımda bi şeyler yapıyorum, boş bi insan değilim” mesajı mı vermeye çalışıyo tanıdığı herkese, başka bir açıklama bulamıyorum.


2) İletisine yalnızca spesifik birine hitap eden bir söz yazanlar. Burdan danzİye de selam ettim o aklıma getirdi bunu=D. Yani bu olayı açıklasın ama biri bana. Şöyle bi durum var ben sadece bi insana yönelik bi şey yazıyorum sadece onu ilgilendiriyo, ama aynı zamanda herkesin de görmesini istiyorum. Niye? Bi kızım sana söylüyorum gelinim sen anla durumu mu, yoksa arkadaşımla böyle de çılgın muhabbetlerimiz var muhteşemiz herkes görsün mesajı verme çabası mı karar veremedim.

3) Her toplumsal olayda nickine/iletisine bi gül smileysi iliştiriveren insanlar. Bu olay da direk ikiyüzlülüktür. Kime ne faydası olcak senin iletindeki gülün. Çok kolaydır eminim evinde oturup msnde arkadaşlarıyla konuşup eğlenirken iletiye bi gül koyup tüm toplumsal sorumluluğunu fazlasıyla yerine getirdiğini düşünmesi bi insanın. Eğer tartışmalı bi olayda ne tarafta durduğunu göstermek, veya fikir paylaşmak gibi bi amaç taşıyan bir cümle yazıyorsa iletide eyvallah; ama hiçbi anlam ifade etmeyen güllere hayır!

4) İletisine espri/şarkı sözü/özlü söz yazan insanlar. Bu bence yazan kişi artistlik yapmaya kasıyomuş gibi çığlık atan bi ileti değilse mantıklı bi durum. Yani msnde iş toplantısı yapmıyoruz sonuçta, arkadaşlarla konuşulan, genelde eğlence amaçlı, gayri resmi bir ortam. Bu durumda böyle amaçsız yalnızca eğlence içerikli veya yazan kişinin hoşuna giden sözlerin yazılmasını mantıklı buluyorum.

5) İletisinde reklam yapan veya kendi çapında kamuoyu yoklaması yapma amaçlı bi soru yönelten insanlar. Bu insanların uygulamasını saydığım tüm kategoriler arasında en mantıklı msn iletisi davranışı olarak görüyorum. Amaçları iletilerindeki bilginin maksimum sayıda insana ulaşması, ve onlar da bunu gerçekleştiriyo. Bi nevi toplu mesaj olayı yani.

Offf çok fazla yazdım. O kadar çok önüme geleni eleştirdim ki Mehmete de selam edesim geldi=D. Neyse eğer yazının bu kısmına geldiyseniz ve hala okumaktaysanız size teşekkürü bi borç biliyorum ve yazımı sonunda burada noktalıyorum. Aklıma geldikçe yeniden yazmayı ve görüşmeyi umut ediyorum=)).

24.05.2008

Eurovisiondan aklımda kalanlar..

Öncelikle söylemek isterim ki yarı final olayı çok güzel olmus, pek güzel olmus, bu sayede neredeyse hiç kötü sarkı yok idi(: Aklımda kalan birkaç sarkıdan bahsetmek istiyorum.

İspanya: inanılmaz orjinal bir oyuncak gitarları vardı ki ben salondan kaçmaya çalışsam da ablam aksine ikna etti, gerçekten özen gösterilmemiş ve de başka bir şarkıyı inanılmaz hatırlatan bir müzik. Ama sahne şovu neydi öyle o kızlar ya.. Yere düşen hatunu bi an cidden düşmüş sanmıstım ama kalkmayınca espri ögesi oldugunu anladım.. neyse heyecanla sonucları beklemeye devam edeyim ben.

Azerbaycan: Korkunçtu. Şeytan olan adama kadın diye hitap etmemle başlayan, daha sonraysa en azından dgdugunda erkekmis yorumuna sebep olan o makyaj ve saç korkunctu. Elemanların sesleri ve sahne şovu da hiç güzel degildi.

Letonya: Ben şahsen eglendim izlerken Letonyayı, evet biraz okul şarkısı, okul gösterisi gibi ve Eurovision'u kazanmak için pek uygun değil ama eğlenceliydi yaaa..

Romanya: Çok da aklımda kalmadı ama fena değildi düetleri, de pek Eurovision kazanmalık değil. Gerçi Italyanca söylemeleri ilgincti ama anneannemin dedigine göre, roman diye adlandırılan diller, italyanca romanca fransızca ve rumence imiş..

UK: Ne kadar çirkin bi zenci bu adam yahu, ayrıca şarkının da pek bir numarası yoktu, kazanmasınlar yaa..

Arnavutluk: Begendim ben, hoş bi şarkıydı..

Almanya: Çok bi numarası yok gene işte, pek de dinlemedim, o sırada Menekşe ve Halil'e dönmekteydik.. Ama oylara bakılarak çok ezik herhalde.

Ermenistan: qele qele güzel bir şarkı, zaten kesinlikle Türkiye'den her zamanki gibi 12 oy alacaklar, ama şarkı da güzel işte. Söyleyen bağyan da fena değil.

Bosna Hersek: Deli deli bakan bi adam söylüyo, fena degil, galiba.

İsrail: Bunu da begendim ama kazanır mı kazanmaz tabii.

Finland: 5. dinleyismde fena gelmemiş olsa da, Lordi'den sonra çıkan metal furyasının başka bir ürünü, ayrıca güzel bir sahne şovları dahi yok. Vokalist Ville Valo'nun yandan yemişine benziyo ayrıca, Almanya'nın ne zaman Rammsteinle katılacagını merak etmiyor da degilim hani.

Hırvatistan: Güzeldi, 75 cent isminden sonra ablam her ne kadar rapçi olduklarını düsünmeye baslamıssa da sokak sarkıcısı olduklarındanmış bu isim. Biraz Romanya özentisi gibi gelse de hoş bir gösteriydi, söyleyen adam da yaşını başını almış ve sokak çalgıcısı da olsa hem sesi güzeldi hem detone olmadı vsvs. Romanca/Romance

Poland: 2 şarkı sonra unuttuğum, slow bir şarkı söylediler. Aşırı sönük kaldıgını düşünüyorum ama ablanın dekolte de dekolteydi yani. Ablamın tahminine göre sonuncu olacaktı, bakalım..

İzlanda: Gay gibi gözüken bir solistleri var ki anneannem buna "eh şarkının ismi de buna uyuyo yani" diyerek bizi eğlendirdi sağolsun.

Türkiye: Haruna zoom yapmışlar nedense bu sefer ama yarı finalde herkesi çekmişlerdi, çok daha güzeldi o sahne şovları. Veiko'cuum da beğenmis bizim sarkımızı ve suanda ingiltereden aldıgımız 8 puanla soke olmus durumdayım..

Portekiz: "Naapmışlar ya?" dedi ablam ama sesi kuvvetli insanlar şişman olurmuş yani olamaz mı?

İsveç: İsveç'in Ajda pekkanı sanırım bu hatun, her ne kadar Ajda'dan genç olsa da. Gözleri çok korkunçtu, bence beni sonsuca kadar avlayacaklar kabuslarımda.

Danimarka: Rafet el roman giyimli bir genç şarkı söyledi ki ben çok tutmadım, ekşi yazarları begenmişler dedi ablam oysa ki.

Gürcistan: Ne zaman soyundular o adamlar anlamadım ya, bi an çarşaf çektiler ve.. Neyse şarkıları güzeldi, söyleyen bayanı da takdir ediyorum.

Ukrayna: En güzel şovlardan biriydi bence, kadın hem o kdr tepinip hem de şarkıyı söyleyebildi helal valla.

Fransa: Bu yazıyı okumasa da Timur sana çok benziyodu bu adam ya! Çok da cins idi, ama dinlenmeyecek bir sarkı değildi sanırım.

Yunanistan: Secret combination, yazın estirecek ama o kız ölsün yaa oylar gelirken ne kadar illet oldum tipine ofofof.

Sırbistan: Fena degil ama ninni gibi bir şarkıydı.

Rusya: Şarkı da güzeldi ama, Evgeniciim çıktı ya, oylar Rusya'ya yaaaaaaaa, böylece seneye Rusya'da yapılır, ve Evgeni ve başka taş patenciler çıkabilir, ya da baletler.. ehe ehe ehe canşarım benim, yerim ben onları. Ayrıca Evgeni çıkmışken o şarkıcı bi soyundu falan neden soyundu ne zaman soyundu nicin yaaa.?

Norvec: Güzel bi sarkıydı fena değildi. Beğendim şarkılarını^^


PS: O Yunan kıza çok illet oldum yannız, göstermesinler TV'de filan.

İşte sonuçlar..
1. Russia
2. Ukraine
3. Greece
4. Armenia
5. Norway
6. Serbia
7. Turkey

**Kalanını sonra yazarım.

Meltem Yazgan ne biçim sundu oyları Allah askına, nasıl saçmaladı yaa.. Azerbaycandaki hatun neden böyle bir şuh olma çabasındaydı.. İsveçteki adam nebiçim okuyamadı Bosna Hersek'i filan,Bülent Özveren de sarhoş mudur nedir diye asabileşti :D Ayrıca neden bıkmadan usanmadan herkersin komşusuna oy verdigini belirtiyo, biz de yapıyoruz yani zaten bir kerede de anladık.

Rusya birinci oldu, oley, seneye Evgeni olsun ne olur ne olur ne olur^^ Alexander Abt da fena olmazdı..

21.05.2008

gameover

insan kendi fırtınalarını bile asmısken birden baska yonlerden vurgun yemesi ne kadar acı. nasılsa asla olmayacak hayallerin pesinden fuzuli misali suruklenmeye alıskın bunye diye kendi kendini teselli ederken artık her hayalin canını acıttıgını, her seferinde oyuna geri donmenin gittikce zorlastıgını goruyor insan. guclu olmak ya da guclu gozukmek insanı aslında kırılgan yapıyor.kimsenin de farketmeyip sırtlarındaki yuku sana yuklemesi de cok daha hos. bir sure sonra yuku kaldıramayıp "emotional breakdown" yasıyorsun. onun sonucu da bu heralde. kimseye bisey ifade etmeyen bi yazı. ole iste ya deliricem ya delirticem hahahah!!

20.05.2008

Nedim Cover by Bupu

Asagıdaki şarkı/şiir Bupu tarafından Unutulmuş Diyarlar/Forgotten Realms serisinin overpowered karakteri Drizzt Do'urden icin yazılmıstır. Mö de Meltem Öktem'in kısaltılmısıdır ve kendisi de dirhiz demek istedikleri Drizzt'e en az Bupu kdr aşıktır/aşıktı.


Şarkı

Sevdiğim canım yolunda hâke yeksân olduğum
İyddir çık benimle seyrana kurban olduğum.
Ey benim aşkından yüzeydeki drow gibi nâlân olduğum
İyddir çık benimle seyrana kurban olduğum

Cümle kızların sana aşşak olduğunu bilmez misin
Cümlenin abazasının takatları tak olduğun bilmez misin
Obez Catti sana müştak olduğun bilmez misin
Boşver onu çık benimle seyrana kurban olduğum

Gâhi Bal Likörü Salonuna doğru azm edip eyleyelim sefâ
Gümüşiay'a gidip gâhi dolanalım ey sekizinci harika
Gel hele gör sahn-ı Yükselen Ruh'a hiç olmazsa bâha
Drow-u beliğ çık benimle seyrana kurban olduğum

Giyini yemyeşil pelerinini mithril'in üstüne
Ol siyah zülfü döküp ol sine-i billuruna
Itr-ı şahiler sürüp ol gerdanı kafûruna
Çift ellim çık benimle seyrana kurban olduğum

Sen bir gel gül gibi zâr ile hezâr olsun Begümmö
Bend bend olsun bembeyaz saçların; şikar olsun Begümmö
Sen yürü cânâ yolunda haksar olsun Begümmö
Çıkmasan da bir görün yeter seyrana kurban olduğum

Begüm(mö)**

Hâke yeksân: toprağa karışmak
nâlân: ağlayan
aşşak:aşık
takatları tak olmak: güçten düşmek
müştak:arzu
gâhi:kâh
sahn-ı:bahçe
sine-i billuruna:temiz sine
gerdan-ı kafûruna:kokulu gerdan
zâr: ağlama
hezâr: bülbül
şikar: av
bend:bağ
haksar:toprak

19.05.2008

Always klibi hakkında

Bildiginiz gibi Bon Jovi'nin muhtemelen en ünlü sarkılarından olan Always'in bir de Mtv'de zamanında en çok gösterilenlerde olması gerektigini düsündügüm klibi vardır ki asagıdaki adresten izlenebilir(pek tabii youtube yasagı kendini asmıyorsa):

http://www.youtube.com/watch?v=n8riz9KRnJE

Naz ve Mehmet isimli pek sevdigimiz arkadaslarımız bu klipte oynayan biri sarısın digeri esmer iki ayandan esmer olanın sarısının annesi oldugu iddiasıyla bir gün cıkageldiklerinde, öncelikle kendilerine olan güvenimden afallamıs ve baska bir klip olabilecegini dsünmüs idim ama onun yerine onların kanaatlerine olan güvenim sarsıldı :p

Gizem isimli canım arkadasımsa olsa olsa sarısının büyük olabilecegini öne sürdü, ki ben hala benzer yasta olduklarını, olsa olsa esmerin abla olacagını iddia ediyorum.

Herneyse,klipteki esmer bagyan Carla Gugino ve:
http://www.imdb.com/name/nm0001303/
adresinden görebileceginiz üzre 71 dogumlu ve bu klip 94'e ait. 23 yasındayken cekmis oldugu klipte, kime, neye anne olabilecegini bilmiyorum dogrusu.

Diger hatuncuk ise Keri Russell ve:
http://www.imdb.com/name/nm0005392/
adresinden görülecegi üzre 76 dogumlu ve 94te 18 yasında, ancak kardes olur ki klibin gidisatına da uyabilir abla-kardes olmaları nebileyim.

Gene ben kazandım, en birinci ben oldum, yihhu!:p

Garbage bag

Himym sevenlerle bu müthis siteyi paylasmazsam olmaz sanırım:
http://www.guyforceshiswifetodressinagarbagebagforthenextthreeyears.com/
Burdaki cift saka mıdır nedir yaa, fon müzigi de müthis zaten..


Ayrıca Barney hayranları icin:
http://www.barneysblog.com
I wanna be Barney's new wingman!!

18.05.2008

Awake/Anestezi

Dün izledigim ve hayatımı karartan bir filmden bahsetmek istiyorum, adı Anestezi olarak Türkçe'ye çevrilmis olan film, anestezi sırasında cok ama cok nadir meydana gelen bilinç kapanmaması ama paralize olma durumunu kullanmıs.

---Yazının geri kalanı spoiler içerebilir o yüzden sorumluluk almıyorum---

Filmde Hayden Christiensen'in canlandırdıgı zengin, tatlı, nazik, sirin, hos, müthis bir karakter Jessica Alba'nın canlandırdıgı Samantha(Sam) isimli melek yüzlü seytana gönlünü kaptırmıs ama bu hatunun tüm amacı zengin gencle evlendikten sonra doktor arkadaslarının yapacagı kalp nakli ameliyatında zengin ve yakışıklı gencimizin ölmesini sağlayıp 100milyon doların üstüne 4 kisi konmak. Bir noktada amacına ulastıgını düsünsek de(filmin basında umutsuzluga kapıldım Hayden'imi öyle görünce) gencimizin süper annesi kendi tanıdıgı kalp cerrahını çağırıp herseyi anlatıp kendisi de cocuga nakil yapılacak kalp bulunsun diye intihar ediyor. Ne varsa annelerde var zaten. Filmin sonunda da işte bu pis doktorlar ve kötükadınsam tutuklanıyor. Ki ben sahsen bu kadını ancak salakkötükadın kategorisine sokuyorum, cünküüü:

Elimizde bir genc var bu genc:
Zengin
Yakısıklı
Sirin
Tas gibi masallah
Zengin
Sana tapıyor
Coook tatlı
Zengin
Zeki
Seni seviyor
Zengin demis miydim?

ben zaten genc, zengin, yakısıklı 3lemesini bir arada bulsam asık olurum yani bir de böylesini bulup da hala cocugu öldürücem diye inat etmenin alemi yok. Sat doktor arkadaslarını 100milyondoları 4e bölmek yerine ye kocanla beraber, müthis sirin bi çocuk nasılsa.

Ayrıca filmdeki doktorları gören insan cok gerekli olsa da ameliyat olmak istemez, insanı hastaneden sogutur. Tüm ameliyat ekibi zaten kendilerine karsı acılmıs davalardan dolayı kötü durumda oldukları icin bi de iyice risk alalım diye düsünüp bu kadar etik dısı birsey yapıyorlar.
Yok artık yani, insanların doktorlara güvenini sarsacak bir film resmen bu.

Ayrıca Hayden öldürülmez, Hayden iidir, o sevilir öpülür, yenmez de yanında yatılır filan:p

----------------------------------------------------------------------------
Gene söylüyorum, ne varsa annelerde.. Anneler küçük şırfıntılardan daha güvenilirdir q:

17.05.2008

zaten yürümezdi hiçbir zaman asıl sebep degildir

üçüncü şahsın şiiri

gözlerin gözlerime değince

felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım


ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım


akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım

Attila İlhan


Çok sevdiğim şiirlerden biridir bu, ne zaman ücüncü sahıs olsam aklıma gelir..
Bugün de aklıma geliverdi benzer bir filmden çıkınca..
Öyle.. paylasayım dedim.

16.05.2008

Sadakat hakkında

Nedir sadakat? Hiç varolmuş mudur? Kendi sadakat duygumu sorguladigim su günlerde, merak ediyorum kimsede tam bir sadakat var mı? Kısmi sadakati elbette kabul ediyorum ama (cok tepki vermeyin lütfen) bir annenin bile cocuguna sadakati sorgulanabilir. Düsünsenize biden fazla cocugu olan bir anne hepsini esit sevse de, hicbir zaman esit bir dagılım olmaz onlara davranısında gerek yas, gerekse cinsiyet farklarından. Bazı cocuklar daha fazla kayırılır, itiraf edilemese de her cocuk bir baska sevilir, hicbir zaman esit sevgi olmaz cünkü türleri farklıdır, dolayısıyla sadakat da. Insan kendine bile sadık degildir, her zaman kendini incitmeyi basarır, bazı zamanlarda baskalarına olan sadakatini kendi önüne koyar, varsındır o parcalansındır, sevilene, dosta zarar gelmesindir, bazı zamanlardaysa da insan dogasının bencilliği kendini gösterir, daha önce ugruna parcalandıgın o sevilen dost geri planda kalır.. Peki ya aşk? Aşkta sadakat var mı? Aşkın doğası değişkendir, aşk da bencildir, sadakati barındırmaz. Kimine göre fiziksel sadakattir, sadakat, başkası duygusal olsun der, bir başkası ikisini de ister kendisi buna sahip değilken. Bütün bunlar saglansa da sadakat verilen sözlerin tutulmasını da barındırır bence, ama ne kadar çok söz verirsen o kadar azını tutarsın. Kendi yazıma bile sadık degilim ki bu denemeyi de burada bırakıp gidecegim zaten. Son zamanlarda kafamı toparlamakta güclük cekiyorum, hos kafamı toparlayabilsem de yazi yazıyor olmazdım.

14.05.2008

Zaten yürümezdi

Proje grubumla sonunda yollarımı ayırdıgım su günde, Birbilen kişisine ithafen ve son zamanların moda akımına uyarak ben de bir blog acayım dediysem de aklıma yazacak birsey gelmemekte oldugundan cok derin sıkıntılardayım. Hatta o da blog acmıs http://binbilsendebirbilenedanis.blogspot.com/ diye ki kendisi zaten bilmece gibi bir insan olarak tekerleme gibi bir blog adresiyle bizleri pek sasırtmadı yani. (ne alakaysa) Sacmalama potansiyelimi daha fazla harcamadan yazmayı bırakıyoruuuum.